Zohran Mamdani’nin Zaferi Ne Anlatıyor?

Tarih:

“Benim belediye başkanım, senin belediye başkanın! Mamdani, Mamdani!”

“New York Belediye Başkanı! Mamdani, Mamdani! İşçi sınıfının belediye başkanı! Mamdani, Mamdani!”

New York’un Queens bölgesinde ellerinde “Zohran için Jamaika Bangladeşli Amerikalılar” yazılı pankartlar taşıyan grup Zohran Mamdani’nin New York Belediye Başkanı seçilmesi kesinleştikten sonra bu sloganlarla ve büyük coşkuyla kutlama yapıyorlardı.

Nasıl kutlamasınlar, dünya kapitalizminin başkenti olarak görülen, küresel sermayenin kuşatması altındaki bir kentte emekçilerin, yoksulların yaşam haklarını “demokratik sosyalist” kimliğiyle açıkça savunan, müslüman kökenli, dahası ABD Başkanı Trump’ın açık tehditlerine rağmen göçmen bir isim yüzde 50’nin üzerinde oy alarak başkanlık koltuğuna oturdu.

ABD sermaye sınıfı son bir yıldır Mamdani’nin adım adım yükselişiyle eş zamanlı olarak günlerini kabus senaryolarıyla geçiriyor ki, haklılar; ilk kez kontrol edemedikleri bir isim çizdikleri sınırın dışına çıkmayı vaat ederek ve güçlü bir toplumsal rüzgar estirerek yeni bir siyasi dalga yaratıyor.

Mamdani’nin zaferi yalnızca bir belediye başkanlığı seçiminin ötesinde çok fazla mesaj içeriyor. Soru ve yanıtlarla sırayla paylaşmaya çalışayım…

zohran mamdani 1

MAMDANİ KİMDİR?

34 yaşındaki Zohran Mamdani, 2018 yılında Amerikan vatandaşlığına kabul edilmiş bir isim. Kendisi bir Uganda-Hint kökenli Şii Müslüman. Annesi Mira Nair ünlü bir film yönetmeni ve babası Prof. Dr. Mahmood Mamdani Columbia Üniversitesi’nde dersler veriyor. Mamdani, Suriye kökenli Rama Duwaji ile geçen yıl evlendi. Göçmen bir ailenin solcu entelektüel geleneğinden gelen, New York merkezli “demokratik sosyalist” bir politikacı olan Mamdani, kimliğini, ırk, sınıf ve inanç temelli adalet mücadelesiyle harmanlayan, genç kuşak solun ABD’deki önemli temsilcilerinden biri.

MAMDANİ NASIL ADAY OLDU?

Mamdani, Amerika Demokratik Sosyalistleri (DSA – Democratic Socialists of America) aktif üyesi bir isim, ama Demokrat Parti adına seçim yarışına girdi ve kazandı.

Peki, bu nasıl oldu?

ABD’de ilginç bir siyasi sistem var; “Demokrat” veya “Cumhuriyetçi” olmak, çoğu eyalette resmî bir parti üyeliği anlamına gelmiyor. Bireyler oy kullanırken veya aday olurken kendilerini bir partiyle “ilişkilendirebiliyor”, ama bu ilişki, dünyanın birçok ülkesindeki parti üyelikleri gibi bağlayıcı bir kurumsal üyelik değil.

Örneğin New York eyaletinde bir politikacı, Demokrat Parti’nin ön seçimine katılabilmek için o partinin kayıtlı üyesi olmak zorunda; ancak bu “üyelik”, yalnızca eyaletin seçim kayıt sisteminde “Demokrat” olarak işaretlenmek anlamına geliyor. Yani kişi “Demokrat Parti” üyesi olarak kayıtlı, ama aynı zamanda “Amerika Demokratik Sosyalistleri (DSA)” gibi bir örgütün de aktif üyesi olabiliyor. Zohran Mamdani de, DSA’nın aktif üyesi. Ancak DSA, ABD yasalarına göre bir siyasi parti değil; bir “politik örgütlenme”.

İLGİLİ YAZI :  ABD'de Rejim Terörü Yayılıyor

Bu nedenle DSA üyeleri, Demokrat Parti’nin içinde seçimlere girerek politik etkilerini artırmayı hedefliyor. Bu stratejiye “inside/outside strategy” deniyor. “Inside”, Demokrat Parti içinde ilerici, sosyalist adaylar çıkararak içerden dönüşüm yaratmak, “Outside” ise sendikalar, toplumsal hareketler ve sivil inisiyatiflerle sokakta mücadele yürütmek anlamına geliyor.

Bu perspektifle DSA üyeleri genellikle Demokrat Parti’nin ön seçimlerinde yarışıyor. Bunlar arasındaki en ünlüleri Bernie Sanders, Alexandria Ocasio-Cortez (AOC), Jamaal Bowman, Julia Salazar ve bugünlerde Zohran Mamdani. Bunların hepsi DSA üyesi ama Demokrat Parti adayı olarak seçime giriyorlar.

Zohran Mamdani, Demokrat Parti “resmi seçmen kaydı” yaptırarak ve “gerekli sayıda imza toplayarak” adaylık başvurusu yaptı ve 24 Haziran’da Demokrat Parti ön seçimine girdi. Parti örgütü tarafından onaylanması gibi bir zorunluluk yok, resmi adaylık için önseçimi kazanması yeterli. Yani tabandan gelen adaylar da ön seçime katılabiliyor. Böylece Mamdani, önseçimde eski Vali Andrew Cuomo’ya 12 puan fark atarak yüzde 56 ile ön seçimi kazanarak büyük sürpriz yaptı ve Demokrat Parti’nin resmi adayı oldu.

zohran mamdani 2

MAMDANİ NASIL BİR KAMPANYA YÜRÜTTÜ?

“New York Satılık Değil (New York City Is Not For Sale)”.

Mamdani, kampanyasına bu sloganla başladı.

Bu, aynı zamanda Cumhuriyetçi ya da Demokrat Parti adaylarının sermaye çevrelerinden topladıkları büyük bağışlar ile yürüttükleri, ama aynı zamanda sermayenin hegemonyasına boyun eğmelerine dayalı siyasi gündeme daha yola çıkarken büyük bir meydan okumasıydı.

Mamdani, kampanya stratejisini siyasi danışmanların klişeleşmiş eski nesil öğretileri üzerine oturtmak yerine “halkın gündeminden hareket, taban hareketi ve gönüllü ağ kullanımı, kolektif kimlik ve çeşitlilik vurgusu, kurumsal ve siyasi karşıtlara meydan okuma, iletişim tercihlerinde farklı yaklaşım” gibi ayırt edici yöntemler ve yollar kullandı.

Özetle, Zohran Mamdani’nin kampanyası, yüksek maliyetli bir şehirde yaşayan halkın günlük sorunlarını merkeze alarak, büyük bağışçılar ya da geleneksel siyaset mekanizmalarına karşı bir alternatif olarak konumlanmış bir “halk hareketi” tarzı kampanyadan oluştu. Gönüllü çalışması, yerel sahada etkileşim, çeşitlilik ve sürdürülebilir refahı hedefleyen politikalarla birleşmiş, aynı zamanda siyaset geleneğine meydan okuyan bir strateji izledi.

MAMDANİ NELERİ VAAT ETTİ?

Kampanyasının merkezine “halkın gündemini” koyan Mamdani’nin seçim vaatleri de halkın acil/sıcak sorunlarına doğrudan seslenen unsurlardan oluştu. “Yıllık 1 milyon dolardan fazla geliri olanlara yüzde 2 ek vergi, kurumlar vergisinde artış, kiraları dondurma, ücretsiz, hızlı toplu taşıma, 6 haftalık ile 5 yaş arasındaki her New Yorklu için ücretsiz çocuk bakımı hizmeti, kâr amacı gütmeyen belediye marketleri, işçi sınıfı için 10 yılda uygun fiyatlı 200 bin konut inşası, 2030’a kadar saatlik asgari ücreti 30 dolara çıkarmak, çalışma hayatı ve sağlık hakları dahil LGBTQI+ bireyleri dışlanmaya karşı koruma” gibi somut, acil sorunlara ilişkin vaatlerde bulundu.

İLGİLİ YAZI :  Devrim 21. Yüzyılda Hayatta Kalabilir Mi?

MAMDANİ’NİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI NELERDİ?

Mamdani, saha çalışması ve gönüllü mobilizasyonu oldukça yüksek düzeyde gerçekleştirmeyi başardı, “yerel enerjiyi” öne çıkardı. Hitabet yeteneğinin de desteğiyle ortak yaşam sorunları üzerinden güçlü mesajlar verdi, kent halkında etkileşim yarattı.

Kampanya büyük ölçüde “kapı kapı dolaşma (door-knocking)”, “telefon aramaları” ve “gönüllü organizasyonları” üzerinden yürütüldü. Kampanyanın web sitesinde bu yöntemlerin sayısal büyüklüğü sürekli vurgulandı (“2 milyon kapı çalındı, 3 milyon telefon görüşmesi yapıldı”, gibi).

Düzenlenen büyük mitingler ve gençlerin katılımına açık etkinlikler, kampanyanın enerjisini oluşturdu. Yenilikçi bir imaj ve değişim arzusu taşıyan bir motivasyonla hareket etti; gençlik ve yeni kuşak algısını iyi kullandı.

Sakin, gündemine hakim bir profille siyasi elitlerle, “geleneksel güçlerle çatışmaktan kaçınmadı” ve kendisini “yeni” bir seçenek olarak sunmayı başardı.

Kampanya sırasında karşılaştığı zorluklar arasında “gençliği ve deneyim eksikliği” konusu, rakipleri tarafından sıkça kullanıldı, ama bu eleştirileri avantaja dönüştürmeyi bildi.

Bazı politik söylem ya da ifade seçimleri (örneğin İsrail-Filistin konusu bağlamında verdiği yanıtlar) belirli seçmen grupları nezdinde tartışma yaratsa da, açık, samimi ve güven veren duruşuyla bunların üstesinden geldi ve hatta İsrail yönetimine yönelik açık eleştirilerine rağmen önemli sayıda Yahudi’nin yaşadığı New York’ta bu seçmen grubundan da ciddi destek almayı başardı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın “komünist” suçlaması, “mali desteklerden mahrum bırakma”, hatta “tutuklatma” gibi absürd tehditleri karşısında ürkmedi, geri adım atmadı.

MAMDANİ’NİN KAZANMASIYLA HER ŞEY GÜLLÜK GÜLİSTANLIK MI OLACAK?

Hayır. Seçim zaferinden sonra halka seslenen Mamdani, “Arkadaşlar, bir siyasi hanedanlığı devirdik” dese de aslında, esas zorluğu şimdi başlayacak. O’nun siyasi programını “aşırı sosyalist”, hatta “komünist” bulan sermaye sınıfı doğrudan ya da dolaylı saldırılarını sürdürmeye devam edecek. Mamdani, hanedanlığı “siyaseten” devirmiş osa da, “fiili olarak” devirmesi zorluklarla dolu olacak ve koltuğa oturduktan sonra bir dizi bürokratik ve siyasi engellemeyle baş etmesi gerekecek.

Örneğin, Mamdani, seçim vaatlerinden olan “zenginlere vergi artışı” getirmek istiyor. Ama New York City Belediye Başkanının doğrudan gelir vergisini artırma yetkisi yok. Vergi oranları New York Eyalet Meclisi tarafından belirleniyor. Eyalet Yasama Organı (Albany) Demokrat Partili olsa da merkez-liberal çoğunluk (siz onu sermaye sınıfı olarak algılayın), daha seçim öncesi vergi artışına karşı kampanya ve baskıya başladı.

“Ücretsiz otobüs” vaadini gerçekleştirmekte de zorlanabilir. New York’un toplu taşımacılığı MTA (Metropolitan Transportation Authority) tarafından yönetiliyor. MTA, belediyeye değil New York Eyaleti’ne bağlı yarı-bağımsız bir kurum. Dolayısıyla şehir belediye başkanının MTA’nın ücret politikasını tek başına değiştirme yetkisi yok.

“Kira dondurma” vaadinin de önünde bazı engeller bulunuyor. New York City’de kiralar “Rent Guidelines Board (RGB)” tarafından belirleniyor. RGB bağımsız bir kurum; belediye başkanı tüm üyeleri atasa da, politik baskı ve yasal denge nedeniyle doğrudan müdahalesi sınırlı kalabilir.

İLGİLİ YAZI :  Trump ve Milei Latin Amerika Üzerindeki Emperyalist Kontrolü İlerletmek İçin Otoriter İttifaklarını Derinleştiriyor

Tüm bu zorluklara rağmen, halk desteğini ve sokak siyasetiyle halkın nabzını arkasına alan Zohran Mamdani’nin kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede siyasi rüzgarı arkasına alarak vaadlerini gerçekleştirmek için yerel meclis ve bürokrasi üzerinde siyasi baskı oluşturabilir ve sonuç alabilir.

zohran mamdani 3

MAMDANİ’NİN KAZANMASI GELECEK İÇİN NASIL YORUMLANABİLİR?

Zohran Mamdani’nin “demokratik sosyalist” bir siyasi program ve söylemle seçim zaferi elde etmesi, kısa süre içerisinde güçlü sol politikaların hayata geçmesini sağlamaya yetmeyecek. Neoliberalizmin 75 yıllık bir tarihe dayanan ve son 40 yılı tüm devlet sistemine yerleşen “ideolojik hegemonyasını”, toplumların zihnine yerleşen, tüm bürokrasiyi ele geçiren “hakimiyetini” birkaç yılda sona erdirmek oldukça güç gözüküyor.

Ama tarihin bir kırılma anında olduğumuz, neoliberal dalganın tersi bir rüzgarın esmeye başladığı, “kamunun, toplumsallığın” geri dönmeye başladığı, halkın sorunlarına ortak çözümlerin bulunabilmesi için yeni bir “sol”, “sosyalist” dalganın başlangıç eşiğine geldiğimiz de açık.

Kapitalizm ve neolibileralizm çöktü ve geniş kitleler için gelecek umudu artık taşıyamıyor.

Mamdani’nin kampanyası ve bir yılda sıfırdan zafere giden yolculuğu, neoliberalizmin işgalindeki siyasi yapıların (merkez sağ eve sol fark etmeksizin) halktan kopukluğunu herkese gösterdi ve halkla iç içe, onların somut sorunlarına yaslanan, dolayımsız, içten, samimi bir siyasi kampanya ve organizasyon gerçekleştirildiğinde başarıya ulaşılabileceğini cümle aleme gösterdi. Milyonlarca dolarınız olmasa da davaya inancı olan halkın ortak direnç ve mücadelesinin sermayeden daha kuvvetli olduğunu ispatladı.

Bir başka önemli kırılma da emekçi sınıflara, milyonlarca yoksula “gelecek umudunu” geri getirmesi oldu. Bu, aynı zamanda siyasete, siyasetçiye olan güvensizliğin de kırılmasını tetikleyecek, yeni bir siyasi mücadele dönemini başlatacak, toplumsallaştıracak eşik demek.

Ama, yine Mamdani örneğinde somut biçimde gördüğümüz gibi, siyaseti sokakta, evlerde, dükkanlarla, parklarda, işyerlerinde, yani bizzat hayatın içinde götürüp halka verirseniz, içine dahil ederseniz…

Mamdani, resmi olarak seçimi “Demokrat Parti” tabelası altında kazandı, ama ona seçimi kazandıran 100 bine ulaşan çoğu “Amerika Demokratik Sosyalistleri” örgütünün aktif gönüllü üyeleri oldu.

MAMDANİ’NİN ZAFERİNİN DÜNYAYA MESAJI NE?

En büyük mesaj, “finansın ve sermayenin en güçlü ülkesinin, en güçlü kentinde sermayenin bir halk hareketiyle demokratik yollarla yenilebileceğini” göstermesi oldu. Üstelik, Trump gibi otoriter eğilimlere yönelmiş, her türlü demokrasi dışı araç ve yollara başvurmaktan çekinmeyen bir siyasi gerçekliğe rağmen bu zaferin elde edilmesi çok önemli.

“Moral ve motivasyon” üstünlüğü, “yeni bir gelecek tahayyülü” oluşturma gücü emekçi/yoksul sınıflara geçerken, “demoralizasyon ve savunma hali” sermaye sınıfına geçti.

Ve ayrıca on yıllardır bunalım ve kaos içindeki dünyanın her yerindeki “sol”, “sosyalist” hareketler seçimi yerinde izlemek ve dersler çıkarmak için New York’a akın etti.

Bunun için daha söylenecek, konuşacak çok şey var. Ama seçimi yerinde izlemek için New York’a giden Yeşiller Partisi’nin Paris belediye başkan adayı David Belliard’ın, Mamdani’nin başarısına ilişkin yorumu aslında birçok şeyi özetliyor:

“Dünyanın sonuna karşı savaşmak için çok zaman harcadık, ama belki de insanların ay sonunu getirmelerine yardım etmek için yeterince zaman harcamadık.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Paylaş:

Abone Ol

spot_imgspot_img

Popüler

İlginizi Çekebilir
İlginizi Çekebilir

Cumhuriyetçi Parti’nin Groyper Fringe’i Nasıl Geleceği Oldu?

Nick Fuentes'in yükselişi ve Cumhuriyetçi Partinin radikalleşmesi, bir nesli...

Bernie Sanders, Yapay Zekanın Toplumsal Etkisine İlişkin Uyarıda Bulundu

ABD Vermont Senatörü Bernie Sanders, yapay zekanın (AI) potansiyel...

CHP’nin Yeni Programı: Kamusal Devletin Geri Dönüşüne Açılan Kapı

Türkiye, uzun yıllardır neoliberal ekonomi politikalarının gölgesinde, kamu hizmetlerinin...

Palantir: Dünyanın Sonunu Durdurmaya Çalışmayın

Peter Thiel'in tekno-teolojik evreninde, şirketi Palantir sadece Batı'yı ideolojik...